5 Aralık 2012 Çarşamba

Fadime Uslu Röportaj


BANA ÇOCUKLAR İLHAM VERDİ 
Röportaj: Aslı Gür

Yazar Fadime Uslu son zamanlarda Günışığı Kitaplığı’ndan çıkan kitabı Çat Kapı Dayım ile minik kalplere uzanıyor. Sanat Tarihi Bölümü’nden mezun olduktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde sınıf öğretmenliği eğitimi alan ve öğretmenlik dışında editörlük, yayın yönetmenliğini görevini de üstlenen Uslu’nun Büyük Kızlar Ağlamaz, Sokağın Kuyruğu adlı kitapları da var. GölgedeYaşamak adlı öykü dosyası ise 2011 Yunus Nadi Öykü Ödülü’ne değer görüldü. Son kitabı Çat Kapı Dayım’da bir çocuğun yazma tutkusunu öyküleştiren Fadime Uslu ile konuştum…


Sınıf öğretmenliği eğitimi aldınız. Yazarlığa başlamanız nasıl oldu?
Sınıf öğretmenliğini seçmemdeki en büyük neden çocuklara duyduğum hayranlık, içimdeki çocuğun sözlerine duyduğum saygı oldu. Başka alanlarda da çalıştım ama hepsi, beni çocuklara eşlik etmenin yoluna çıkardı. Öğretmenlik sevgiyle yaptığım işim, mesleğim. Yazarlığımsa hayatım… Blaise Cendrars’ın sözleri geliyor aklıma: “Yazarlığım bir meslek değildir; yaşamak bir meslek değildir,” diyor ozan.  Kendimi bildim bileli iyi bir okur olmaya çalıştım. Yazıyla ilişkim de aşağı yukarı Çat Kapı Dayım’ın karakteri Şeyma’nın yaşlarında sözcüklerin büyüsüne kapılmamla başladı.

Çocuklarla ilişkiniz nasıldır peki?
Yetişkinlerle olduğu gibi; açık, samimi ve içten. Edebiyata çocuk kitaplarıyla adım atmadım.  Eleştiri yazıları, öyküler yazdım önce. Çocuk edebiyatıyla sadece okur olarak ilgiliydim. Açıkça söylemeliyim, çocuklar için yazmaya başta cesaret edememiştim. Ama bana ilham veren yine çocuklardı.

Edebiyatta çocuk kitapları alanında yazmak bir yazar için nasıl bir duygu?
Ötekiler gibi heyecan verici. Çat Kapı Dayım’ın yazılma sürecinde Şeyma gibi içim kıpır kıpırdı.

Çocuk edebiyatı alanının özel bir incelik ve özen gösterilmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?
Her metin incelik ve özeni hak eder, hem yazarından hem de okurundan. Çocuklar için verimlenen eserler daha fazla dikkat, özen gerektiriyor. Çat Kapı Dayım çok keyifli, titiz bir çalışmanın sonunda yayımlandı. Bu eserin üzerine kocaman harflerle adımın yazdığına bakmayın, editörüm Müren Beykan’ın keskin gözü Çat Kapı Dayım’a olağanüstü güzellikler kattı. Çocuk kitaplarında edebiyatın mayası yazarla birlikte editörün estetik bakışıyla, uzmanlığıyla yoğruluyor.

Sergide kitaba dokunmanın havası başkaydı

31. İstanbul Kitap Fuarı’nın teması çocuk ve gençlik edebiyatı… Sizin bir etkinliğiniz olacak mı?
22 Kasım Perşembe günü Çat Kapı Dayım’la ilgili bir söyleşim ve Günışığı Kitaplığı standında imzam olacak.

Fuarda çocuk ve gençlik edebiyatı temasının işlenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her şeyden önemlisi bu tema edebiyat cephesinin dikkatini çocuk ve gençlik edebiyatına çekiyor. Daha ne olsun...

Özellikle çocuklar için kitap fuarları sizce neden önemli?
Çocukluğumun şehri Adana’da istasyonun hemen önünde kitap sergileri açılırdı. Kitapçılara, kütüphaneye her zaman giderdim ama o sergilerde kitaba dokunmanın bile havası başkaydı.  Tahta masalarda, raflarda büyükler için yazılmış kitapların sayısı daha çoktu, onları okuyabilmek için sabırsızlanırdım. O zamanlar kitaplarını çok sevdiğim yazarlarla tanışabilmeyi düşünemezdim. Öylesine uzak gelirdi. Şimdi çocuklar kocaman bir panayırda, şenlik alanında yüzlerce, binlerce kitapla iç içe olacak. Yazarlarla tanışıp söyleşi yapacak. Bu buluşmalardaki paylaşımlar yazarları da çocukları da etkiliyor elbette. 


Çocuklar kitabımı okurken mutlu olsun

Son kitabınız Çat Kapı Dayım… Kitabınızda bir çocuğun yazma tutkusunu öyküleştiriyorsunuz. Şeyma dayısından ilham alıyor. Her çocuğun hayatında böyle bir rol model olduğunu düşünüyor musunuz?
Sadece çocukların mı, yetişkinlerin de davranışlarını bilerek ya da bilmeyerek etkileyen modeller var çevrelerinde. Bu kitapta tek bir misyonum varsa o da çocukların okurken mutlu olması, yazının hazzını, lezzetini tadabilmeleri…

Türkiye’de çocuk edebiyatının gelişmesi, çocukların daha çok okuması için sizce neler yapılmalı?
Ülkemizde çocukların, çocuk edebiyatının türlü türlü sorunları olduğunu görüyorum. Çocukların üzerinde pek konuşulmayan çok ama çok büyük sorunlarla boğuştuklarını görüyorum. Onların sorunlarının altından kalkmak için verdikleri mücadele karşında etkili, kalıcı çözümler üretemediğimizi biliyorum. Yetişkinler çevrelerine dikkatle baktığında görecek. Kimileri için bir lüks, kimileri için sadece bir hikaye, kimileri için popüler karakterlerin çıkartma sayfaları, kimileri için bir eğitim aracı kitap. Bunun sorumlusu da yetişkinler. Çocuk kitaplarını yazın sanatının bir uzantısı hatta kaynağı olarak bilen, hissedenlerin alanı genişledikçe çocuk edebiyatının da hareket alanı genişleyecektir kanımca. Çocuk ve okuma kültüründe değişime ihtiyaç duyuyoruz. Anne ve babaların çocuklarıyla kitap okumaları; kitabı paylaşımlarının, ilişkilerinin bir parçası yapmaları çocukları doğallıkla okumaya yöneltecektir. Kitaplarla zengin bir evde, kütüphanelerin kullanıldığı ortamlarda okuma oranı kendiliğinden artacaktır.

0 yorum:

Yorum Gönder