5 Aralık 2012 Çarşamba

ASLI'NIN KÖŞESİ


İnadım inat bir kızla tanışın: Lulu

ASLI GÜR

Şimdi hepimiz bir süreliğine çocukluğumuza dönelim. Kimimiz aksi, kimimiz eğlenceli, kimimiz muzip, inatçı ya da duygusal… Her birimiz farklı karakterlerde olduğumuz için olaylar ve isteklerimiz karşısında değişik tepkiler verdiğimiz oldu. Bir isteğimiz gerçekleşmediğinde yeri geldi mızmızlandık, yeri geldi ailemiz ‘olmaz’ dediğinde boyun eğip sesimizi çıkarmadık. Öyle ya hepimiz birbirimizden farklıydık…
Peki ya Lulu? Küt saçlı, muzur suratlı, cinfikirli olduğu yüzüne yansıyan Lulu… İnatçı mı inatçı, aksi mi aksi bir kız… Ya da belki şöyle demek daha doğru: Tam bir karın ağrısı! Canı bir şey istedi mi, karşı durmak imkansız. Gerekirse ampulleri patlatana dek ciyak ciyak bağırır, kendini yere atıp havaya tekmeler savurur, çırpınır durur. Sonunda da istediğini elde eder. Ta ki bir gün, doğum günü armağanı olarak bir dinozor isteyinceye kadar... Dediği dedik, huysuz mu huysuz bu kız çocuğuyla tanışmaya ne dersiniz? Haykitap’tan çıkan Lulu serisi, ele avuca sığmayan bir çocuğun deli dolu maceralarını anlatıyor. Lulu insanı kimi zaman gıcık ediyor ama sevdiriyor da kendini. Gün geliyor bir brontozor bulmak için ormana gidiyor, gün geliyor istediğini elde etmek için para kazanmaya karar veriyor. Hayvanlarla mücadele ederken, kendisinin tam zıttı bir oğlanla uğraşırken bir de yazar araya girmez mi! Sevgili yazarımız Judith Viorst durmadan öyküyü kesip hınzırca yorum yapıyor, huysuzluklarıyla Lulu’yu aratmıyor. Calcedott Onur Ödüllü illüstratör Lane Smith’in resimleriyse bu mizah dolu maceralara ayrı bir renk katıyor.
Lulu dizisinin ilk kitabı Lulu ve Bronzotor’da, aksi kız doğum günü armağanı olarak bir brontozor istiyor. Brontozor, aslında bir tür dinozor. Anne babası “hayır” diyor ve Lulu brontozorunu bulmak için zorlu bir yolculuğa çıkıyor…
Serinin ikinci kitabı Lulu Köpek Gezdiriyor’da ise Lulu yine imkansızı istiyor. Ama bu kez armut piş ağzıma düş yok. Çünkü amacına ulaşmak için para biriktirmek zorunda. Lulu bir işin ucundan tutmaya karar veriyor fakat mahallede yapabileceği bütün işleri, kusursuzluk timsali Fleischman üstlenmiş bile. Lulu’ya kala kala tek iş kalıyor: Komşuların köpeklerini gezdirmek...
Her iki kitabı okurken kendi çocukluğuma döndüm ben de. Yaramaz değildim ama dediğim dedik bir çocuk olduğmu kesindi! Bu yüzden ailemi bezdirdiğim de çok oldu. O yüzden Lulu’yu kendime çok yakın hissettim. Her iki kitabı da kahkahalarla okudum. Dolayısıyla seriyi saoece minikler okumalı demek yanlış olur. Bu seride yetişkinler de kendi çocukluğundan ya da çocuğundan bir parça bulcağı kesin!

0 yorum:

Yorum Gönder